Sultani
 

 

İndeks | İleri | Geri

  K İ T A P

1868’den 1923’e
Mekteb-i Sultani

Prof. Dr. Doğan Sorguç’un önyazısı 

“Kişi kendini bilmek gibi irfan olmaz.” düşüncesinin, toplumda ciddi bir tarih tabanına dayanması halinde anlam kazandığı açıktır. Başka bir deyişle toplumsal bilinç ve irfan, toplumun ancak kendi tarihine dayanarak ortaya çıkmaktadır. 

Rahmetli coğrafya hocamız Macit Arda “Sadece bilinçli sevgi, anlamlı ve değerlidir.” derdi. Toplumsal bilincin kaynağı tarih, geçmişteki olay ve değerlerin oluştukları süreçler içinde tüm ayrıntının ortaya konmasını gerektirir. Böylece, “şeytanın ayrıntıda gizlendiği” gerçeği, toplum ve yaşamın değerlendirilmesinden başka, ileriye dönük perspektiflere de olanak verir. Bu sayede toplumsal hedef ve yöntemler saptandıktan başka, girişimlerin başarı şansı da çok artar. 

İlk kez inşaat alanındaki yatırımlarımızın tarihsel serüvenleri üzerindeki eserleri ile tanıdığım yazarın yabancı (Batı) diller yanında, Osmanlıca ve eski Türkçe’ye egemen olması, tarih sürecindeki ayrıntılar üzerinde kapsamlı araştırmalar yapmasına olanak vermekte; bilimsel kişiliği de bunların nesnel (gerçekçi) ve güvenilir biçimde değerlendirilmesini sağlamaktadır. 

Yukarıdaki açıklamalar, bugünkü Galatasaray Lisesi’nin temelini oluşturan “Mekteb-i Sultani 1868-1923” kitabıyla, Galatasaray topluluğunun ilgili kurum çerçevesinde gerçek anlam ve kapsamda nesnel (objektif) bir tarih eserine kavuştuğunu düşündürmektedir. Eser, Türk eğitim tarihinde o günün koşulları içinde yapılan çok önemli bir atılımın örnek ve deneyimlerini, tüm eğitimcilerimiz, sosyal politikacılarımız, hatta AB kapısındaki siyasetçilerimize birçok yararlı derslerle sunmaktadır. 

Ayrıca, her yabancı dilin bir insan, bir yeni (ek) kültür anlamına geldiği ve yeni (genel) kültürün (tarih, felsefe, edebiyat) insanın ufkunu bir o kadar genişlettiği, bu çerçevede başkaları ile iletişim olanağını artırarak, özgüven ve özbilincini güçlendirdiği; bu sonuncusunun ise bilinçli (yüksek) vatan ve ulus sevgisi kazandırdığı gerçeği dikkatlerden kaçmamalıdır.

Eser, Osmanlı’nın son (acı) döneminde bu hususları kanıtlayan örnekler verirken, Tanzimat’tan başlayarak devleti kurtarmak için girişilen hümanist ve evrensel bir eğitim devriminin okul ve okul sonrası başarılarını açıklamaktadır. Nitekim bugün Avrupa da AB düzeyinde benzer senteze dayalı bir düzene ulaşmaya çalışmaktadır. 

Kuşkusuz Galatasaray Lisesi ile ilgili geleneğin, onunla aynı adı taşıyan spor kulübü ve derneklerin kimlik ve başarılarına da katkıda bulunduğu gerçeği karşısında kitap, bunları aşmak isteyenlere de önemli ipuçları verecek niteliktedir. Alınacak sonuçlar, Türkiye’nin yararına olacaktır.

Prof. Dr. Vahdettin Engin’i bu eseri nedeniyle kutluyor, kendisinin daha nice çalışmalarıyla insan ve toplumumuza aralıksız ışık tutmasını diliyorum.

 

 
1976 yılı mezunlarımızdan sevgili kardeşimiz Vahdettin Engin’in bu değerli eseri,
Galatasaraylılar Derneği’nin katkılarıyla hazırlanıyor. Baskı aşamasındaki bu çalışma, Şubat ayında okuyucularına ulaşacak.