Öykü Yarışması
GSL110’dan GSL öğrencilerine edebiyata açılan pencere:
Bu yıl 25. mezuniyet yılını kutlayacak olan GSL110’lular artık gelenekselleşen eski mezunların okullarına kalıcı bir eser bırakma kampanyasına yeni bir soluk getiriyor. GSL110’luların gerçekleştirecekleri projelerin içinde bir de öykü yarışması var.
Amaçlarının geçmiş ile gelecek arasında bir köprü oluşturarak, günümüz dünyasında unutulmaya yüz tutmuş değerleri ortaya çıkararak yaşadığımız günlerden bir kültür penceresi açmak olduğunu belirten GSL110’lular; bu tür çabaların daha sonraki devreler tarafından da benimseneceğine ve GSL öğrencilerini teşvik edici yarışmaların gelenekselleşeceğine inanıyorlar.
Yarışmada ilk üç dereceyi kazanan öykü yazarı kardeşlerimize çeşitli hediyelerin yanında yazmaya teşvik ve kültürel gelişim aracı olarak algılanması gereken, günümüz ölçülerine göre oldukça tatmin edici para ödülleri verilecek.
Yarışma GSL’de okuyan tüm kardeşlerimize açık olacak. Okul Müdürümüz Gün Kut’un onursal başkanlığında GSL Kültür Edebiyat Kolu temsilcisi bir kardeşimiz ve bir edebiyat öğretmenimizin de katılımıyla GSL110’lulardan oluşacak ön seçici kurulun belirleyeceği öyküler Mayıs ayında büyük jüri tarafından değerlendirilecek.
Büyük jüri yine GSL Kültür Edebiyat Kolu temsilcisi, bir edebiyat öğretmenimiz, GSL110’dan üç temsilci ve GSL mezunu 4 yazar ağabey ve kardeşimizden oluşacak. Yarışmayı kazanan kardeşlerimize ödülleri 31 Mayıs 2003 tarihinde yapılacak Galatasaray Pilavı etkinliklerinde verilecek.
Öykü yarışması GSL110’luları çok heyecanlandıran bir proje. GSL110’lular şimdi de yarışmaya katılacak öyküleri kitaplaştırmanın planlarını yapıyorlar.
|
|
İngiltere’den Bir Seda!
Yazan: İzzeddin Çalışlar
Elektronik posta kutuma düşen mektuplar arasında “spam” hissi veren, hiç tanımadığım bir adrese sahip bir posta uyarısı ekrandan bana göz kırptı. Subject’inde ‘ABOUT GALATASARAY’ yazan yabancı bir mektup kimden gelebilir ki deyip açtım. Yaşım ilerledikçe kulüp yönetimindeki devredaş sayısı artıyor. Jamie Flook isimli hanımefendi önce kulübe başvurmuş, oradan konu tarihle ilgili diye bana forwardlanmış. Yana yakıla Galatasaray’ın kuruluşuyla ilgili bilgi istiyordu. Ben de kendisine harika GS İngilizcemle ‘Hayırdır bacım, mevzu nedir?’ diye sorarak diyaloğu başlattım.
Cevaben yazdığı mektupta iflah olmaz bir futbol hastası olduğunu, Avrupa’nın önde gelen kulüplerinin kuruluş öykülerini toplayan bir kitap hazırladığını ve Galatasaray’la ilgili hiç İngilizce kaynak bulamadığını anlattı. Üstelik pek de bilgisiz sayılmazdı. Özellikle kurucu Ali Sami Yen hakkında bilgi istiyordu. Nasıl böyle bir ilham geldiğini ve futbol kulübü kurduğunu, o günün koşullarını; Kamil, Tevfik, Reşat, Emin Bülent gibi ilk futbolcuların kimler olduğunu isimlerini vererek soruyordu. Acaba ona yardımcı olabilir miydim? En azından 1905’den kalma bu tür bilgiler var mıydı?
Yanıt olarak, merakını giderecek bütün bilgilerin elimde bulunduğunu, fakat benden bunları İngilizce istememesini söyledim. Malum, Galatasaray’ın bana verdiği İngilizce e-posta atmaya yetiyor ama kitap çevirecek kadar da değil. O da çeviri sorunu olmadığını, Bristol’de Türkçe’den İngilizce’ye çeviri yaptırabildiğini söyledi.
Beş yıl kadar Galatasaray Müzesi’nde faal olarak çalıştığım için (Rahmetli Vefa Semenderoğlu’yla birlikte) o zamanlar tasnif ettiğimiz evrak-ı metruke arasından ilginç bulduklarımızı ayıklamış ve derneğimizin bir yayını olarak Ortak Bellek adıyla bir kitap haline getirmiştik. Jamie’nin istediklerinin hemen hemen hepsi bu kitapta vardı.
İlgili sayfaları taradım ve jpg marifetiyle yolladım. Şöyle de bir not düştüm: “Galatasaray’la ilgili yapılacak her tarihi araştırma Galatasaray Lisesi’nden başlar. Bu kulübü kuranların nasıl insanlar olduklarını da ancak bu mektebin ruhunu kavrarsan anlayabilirsin. Muhtemelen incelediğin diğer kulüplerin tarihleri 19 ve 20. yüzyıllarda başlamış olacaktır. Bu kez elinde 15. yüzyıldan başlayan bir tarihçe var. Onun için sana önce Galatasaray’ın, sonra kulübün tarihiyle ilgili belgeler yolluyorum.”
Yazışmalarımız sonra da devam etti. Arada
sırada bir şeyler sormak için bana geri dönüyor.
Bakarsınız bir gün Cemiyet’e yemeğe de getiririm.
|