50.Yıl
Galatasaray Lisesi 1951-52 mezunları 50. mezuniyet yıllarını kutladılar
.
Prof. Dr. Y. Müh. İlhami Çetin’in
1 Aralık 2002 günü Okulumuzda yaptığı konuşma
Sayın Galatasaray Lisesi Müdürü ve Galatasaray Üniversitesi Rektörü, Sayın Vakıf Başkanı,
Sayın Hocamız M. Garti, Saygıdeğer Konuklar, Galatasaraylı Ağabeylerim ve Kardeşlerim;
Bir ülkenin sorunlarını ancak nitelikli insanlar çözebiliyor. Sorunlar politik, ekonomik, teknik, bilimsel; kısaca her alanda olabilir. Tüm sorunlar için denilebilir ki: Yok nitelikli insan, yok çözüm ve yok ilerleme! Bu gerçek hem kamu kesimi, hem de özel kesim için geçerlidir.
İşte Galatasaray, yüzyılı aşkın bir süreden beri, ülkemizde ve ülkemiz için nitelikli insan gücü yetiştiriyor. Galatasaray’ın yetiştirdiği nitelikli insanlar ülkemize her alanda değerli hizmetler yapmıştır, gelecekte de yapacaktır.
Galatasaray’ın en temel özelliği, yetiştirdiği insanları “Galatasaray kültürü” ile donatmasıdır. Bildiğiniz gibi, bu bir kültür sentezidir ve Galatasaray’a özgüdür. İçinde anılar, sevgi, saygı, dayanışma, yardımlaşma, sinerji, Türk kültürü, Fransız kültürü vardır. Bu öyle güçlü bir sentezdir ki, her öğrenciyi yeniden biçimlendirir, onu tüm yaşamında başarı ve mutluluk için gerekli araçlarla donatır. Sonunda ortaya çıkan ürün, Nazım’ın deyişine uyar:
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine.”
Galatasaray sentezini Galatasaray’dan başka bir kurumun başarmış olduğunu sanmıyorum. Gerçekten Galatasaray’da özdeğerlerimiz hiçbir zaman dışlanmamıştır; bir yozlaşma, bir kimlik yitirimi asla yaşanmamıştır. Bu bakımdan Galatasaray yabancı dille öğretim yapan tüm kurumlar için örnek bir modeldir.
Galatasaray kültürünün öğeleri arasında anıların önemli bir yeri vardır. Hemen hemen her öğretmenimiz, her yöneticimiz ve her arkadaşımız bir anı konusudur. Bu anıları tekrar etmek, tazelemek hoşumuza gider. Zaman darlığı nedeniyle bizi yetiştiren efsaneleşmiş öğretmenlerimizden ancak bazılarının, bizi etkileyen bazı özelliklerine kısaca değineceğim.
Ortaokul yıllarımızdan aklımıza ilk gelen; kısa boylu, kişiliği kendine özgü ve güzel günlerde bile sınıfa paltosu ve şemsiyesi ile gelen tarih öğretmenimiz Raşit Erer’dir. O da bir Galatasaraylıdır. 1919-1922 yılları arasında Osmanlı Hükümeti’nin İaşe, Maliye, Maarif ve Evkaf nezaretlerinde nazırlık, yani bakanlık yapmış. Bu önemli görevlerde milletin bir tek kuruşuna bile göz koymamıştır. Bu nedenledir ki, cumhuriyetin kurulmasından sonra işsiz kalınca, Sirkeci hattını işleten Fransız Demiryolu şirketinde amelebaşılık yaparak ailesinin geçimini sağlamak zorunda kalmıştır. Zamanın Milli Eğitim bakanı ve Lisemizin 1904 mezunu Hamdullah Suphi Tanrıöver bu durumu öğrenince, Raşit Beyi Galatasaray Lisesi’ne öğretmen tayin etmiş ve onu büyük sıkıntılardan kurtarmıştır. Taviz vermez kişiliği, derin tarih bilgisi ve devletin hazinesinin bekçiliğini yaparken bile büyük rüşvetleri reddeden dürüstlüğü ile hepimize örnek olan bu öğretmenimizi, keşke şimdiki hortumlayıcı politikacılar inceleme ve tanıma olanağını bulabilselerdi!
Liseye gelince; yine tarih öğretmenimiz Enver Tekand’ı unutamayız. İlk Büyük Millet Meclisi üyelerinden olan bu öğretmenimiz bize, hümanizmanın en büyük temsilcilerinden Erasmus’u ve ünlü başyapıtı Deliliğe Övgü’yi tanıtmıştır. Sakarya Savaşı’nın Meclis’te nasıl yaşandığını anlatmasını hiçbir zaman unutamayız: Ankara düşman tehdidi altındadır ve kısmen boşaltılmıştır. Moral iyice bozulmuş, asker kaçaklarının sayısı olağanüstü artmıştır. Bu nedenle savaş, bizim yanda, bir subay savaşına dönüşmüş ve çok sayıda subayımız şehit düşmüştür. İşte “bu ahval ve şerait altında” Meclis, Ankara’da kalmayı kararlaştırmıştır. O günlerin ilkel Ankara’sında rüzgâr sokaklarda toz bulutları oluşturunca heyecanlanan Millet- vekilleri, Yunan süvarileri Ankara’ya giriyor endişesiyle, pencerelere koşarmış... Kurtuluş Savaşı’nın Büyük Millet Meclisi’nde milletvekili olan bu öğretmenimiz, geçimini Galatasaray Lisesi’nde öğretmenlik yaparak sağlamıştır.
|